Kategoriler
Asya

Afganistan ile Pakistan sınır çatışmalarının nedenleri

Afganistan ile Pakistan arasında son dönemde yaşanan sınır çatışmaları bir süredir gündemde. Son günlerde tekrar artan çatışmalarda her iki tarafın da kayıplar verdiği ve gerilimin sürekli olarak arttığına yönelik bölgeden haber akışı devam ediyor.

Öncelikle söz konusu sınır çatışmalarının Afganistan’daki yeni döneme özel bir durum olmadığını söylemek gerekir. Afganistan’da Taliban’ın iktidara gelmesinden önce de taraflar arasında, sivillerin de öldüğü birçok sınır çatışması yaşanmıştı.

Ancak sınır çatışmalarının Taliban’ın iktidara gelmesi sonrasında daha ciddi ve dikkat çekici bir hal aldığını söylemek mümkün. Bunun en temel sebebi de Pakistan ordusunun sınır hattındaki saldırılarına Afganistan tarafından karşılık verilmesi. Geçmiş dönemde bu saldırılar büyük ölçüde karşılıksız kalırken mevcut İslam Emirliği yönetimi bu ihlallere doğrudan yanıt verme stratejisi izliyor.

Çatışmalara ne sebep oluyor?

En çok gündeme gelen soru ise taraflar arasındaki çatışmalara neyin yol açtığı sorusu. Özellikle bölgeyi yakından takip etmeyen kişilerin çatışmaları anlamlandırması oldukça güç. Fakat bölgeyi takip eden biri, taraflar arasındaki gerilime şüphesiz vakıftır.

İlk ve en temel sebep olarak, Afganistan ile Pakistan arasındaki güven yokluğunugöstermek mümkün. İki ülke arasında, aralarındaki sosyal ve tarihi bağlara rağmen, dostça ilişkilerin mevcut olmadığı söylenebilir. Bilhassa Afganistan’ın Pakistan’a güvenmiyor olmasının temelinde, Pakistan’ın 20 yıllık savaş sürecinde ABD’ye verdiği destek yatıyor. Bugün Afganistan’daki İslam Emirliği yönetiminin farklı kademelerinde yer alan çok sayıda ismin geçmişte Pakistan yönetimi tarafından hapsedildiği ve uzun yıllar boyunca hapiste tutulduğu da unutulmamalı.

Bir diğer sebep, iki ülkeyi ayıran Durand Hattı, İngiliz Hindistanı ile dönemin Afgan yönetimi arasında imzalanan bir anlaşma ile çizilen bu sınır Afganlarca hiçbir zaman tanınmadı. Afganlar, 1893’te oluşturulan sınırı çizen anlaşmayı meşru kabul etmiyor. Bu durum daha iyi anlaşılabilmesi için, tıpkı, Türkiye’yi parçalayan 1920 Sevr Anlaşması’nın meşruiyetinin kabul edilmemesine benzetilebilir.

1947 yılında kurulan Pakistan devleti ise bu sınır anlaşmasını meşru kabul ediyor. Sınır hattındaki bu anlaşmazlık sık sık çatışmalara yol açıyor. Pakistan ordusunun sınır hattını tel örgüler ve çitlerle sağlamlaştırma çalışmalarına Afganistan karşı çıkarken bu durum sıcak çatışmalara sebebiyet veriyor.

Üçüncü sebep olarak Pakistan Talibanı’nı (TTP) gösterebiliriz. TTP’nin, Peştun kabilelerin yaşadığı sınırın her iki tarafında da faaliyet göstermesi Pakistan yönetiminin tepkisini çekiyor. TTP, kendisine temellik teşkil eden Peştun kabilelerin doğal yaşam sahası olduğundan, Durand Hattı’nı bir sınır olarak kabul etmiyor.

TTP’nin kökleri, sınırın Afganistan tarafında da Pakistan tarafında da bulunuyor. Pakistan yönetimi ise kendisini hedef alan grubun Afganistan’da etkinlik göstermesinden rahatsızlık duyuyor. TTP gerilimi taraflar arasında çatışmalara yol açıyor.

Sebeplerin bir diğeri, sınır hattında Afgan vatandaşlarına yönelik muameleler. Afgan yönetimi, Pakistan’ın sınır birliklerini keyfi uygulamalarda bulunmak ve Afgan vatandaşlarına hürmet göstermemekle suçluyor. Özellikle Pakistan askerlerinin Afgan kadınlara yönelik keyfi aramalar ve saygısız tavırlarla suçlanması daha önce defalarca çatışmalara yol açtı.

Beşinci sebep, Pakistan ile Afganistan arasındaki güç ilişkileri. Pakistan’ın ekonomik ve askeri açıdan daha güçlü olması, aynı zamanda Afganistan’ın tarım ihtiyaçlarının büyük çoğunluğunun Pakistan’dan karşılanması, Pakistan yönetiminin elini güçlendiriyor. Bu durum Pakistan’ın Afganistan’a karşı daha üstten bir yaklaşım benimsemesine, Afganistan’daki yönetimin Pakistan’ın tavırlarını tolere etmesi gerektiğini düşünmesine yol açıyor. Elbette böyle bir yaklaşım da taraflar arasındaki çatışmaları besliyor.

Altıncı sebep, Afganistan’ın Pakistan tarafından istikrarsızlaştırılmaya çalışıldığı düşüncesi. Pakistan yönetiminin Afganistan’ı istikrarsızlaştırmak istediği, böylece bölgesel gücü elinde bulundurmaya devam edeceğine yönelik bir kanaat mevcut. Bu kanaat taraflar arasındaki güvensizliği besliyor.

Yedinci sebebin Pakistan’daki yönetimin pozisyonu olduğu söylemek yanlış olmayacaktır. Bu yönetimin Pakistan halkını temsil etmediği, keyfi hareket ettiği, Batı’nın çıkarları için çalıştığı gibi suçlamalar, Afganistan ile Pakistan yönetiminin arasında uzunca bir dönemdir soğuk rüzgarlar esmesine sebep oluyor.

Sekizinci sebep, tarafların güçlerinin keyfi ve şahsi tavırları. Zaman zaman iki tarafın askeri unsurlarının karşı tarafa ateş açması, top mermileri ateşlemesi, şahsi gerilimleri silahlı çatışmaya dönüştürmeleri, daha geniş çaplı askeri gerilimlere yol açıyor.

Dokuzuncu sebep, Pakistan yönetiminin ABD’ye hava sahasını kullandırması. Her ne kadar Pakistan bunu reddediyor olsa da Amerikan insansız hava araçları, uzun yıllardır bu ülkenin hava sahasını kullanarak Afganistan’da gözlem uçuşları yapıyor ve istihbarat topluyor. Ülkenin başkenti Kabil’de Temmuz ayında El Kaide lideri Eymen ez Zevahiri’nin öldürüldüğü öne sürülen saldırının Pakistan üzerinden gerçekleştirilmesi iki ülke arasındaki gerilimi artırmıştı. Ayrıca Pakistan istihbaratı ISI’ın CIA ile sürdürdüğü yakın ilişki modeli de tüm bunları tetikleyen bir diğer etken.

Sonuç olarak sıralananlar gibi birçok sebebi daha dillendirmek mümkün. Ancak genel sebepler bu şekilde sıralanabilir. Taraflar arasında kısa vadede aşılması mümkün olmayan birçok problem bulunuyor. Her iki ülkede de mevcut rejimlerin iktidarda kalması halinde bu gerilimlerin uzunca bir süre daha devam edeceği söylenebilir.

Bu paralelde iki yönetimin de karşısındaki rejimi yıpratmaya ve değiştirmeye çalışması, bu yönde adımlar atması muhtemel. Bölgenin bu süreçte daha yakından takip edilmesi gerekiyor.


Halid Abdurrahman tarafından kaleme alınan bu içerik 12 Aralık 2022 tarihinde Mepa News’te yayımlanmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir