Kategoriler
Ortadoğu

Ayasofya’nın HTŞ üzerindeki yansımaları

Türkiye’de Danıştay 10. Dairesi’nin Ayasofya’nın müzeye çevrilmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını iptal etmesi ve hemen ardından kısa bir süre içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Twitter hesabından yayınladığı kararla Ayasofya Camii’nin yönetimini Diyanet İşleri Başkanlığına devretmesi ve ibadete açmasıyla ülkede gündem bir anda değişti.

Aslına bakıldığında Türkiye’deki muhalif kesim tarafından “İktidarın Ayasofya kozu” olarak değerlendirilen bu sürecin Ayasofya’nın 86 yıl sonra ibadete açılmasıyla sonuçlanacağı pek tahmin edilemiyordu. Ancak Tayyip Erdoğan, Türk siyasi tarihine geçecek bir kararla Ayasofya’yı yeniden ibadete açtı. Bu kararın siyasi birtakım saiklerle mi yoksa Erdoğan’ın aynı akşam saat 20.53’te yaptığı açıklamadaki gibi bazı “temel değerler” nedeniyle mi alındığı bir iç gündem konusudur.

Ayasofya’nın bir cami olarak yeniden ibadete açılması konusuyula ilgili pek çok devlet ve cenah tarafından açıklamalar yapılırken bunlar içerisinde dikkat çekenlerden biri de Suriye’deki en büyük rejim karşıtı muhalif oluşum olan Tahrir el Şam Heyeti (HTŞ) yetkililerinden birinin yazılı olarak yaptığı açıklamaydı.

HTŞ’nin önde gelen isimlerinden biri olan Ebu Maria el Kahtani tarafından Telegram kanalı üzerinden paylaşılan ‘Ayasofya mesajı’ muhalif oluşumu hem destekleyen hem eleştiren taraflarca oldukça önemli bir merkeze oturtuldu. El Kahtani paylaştığı mesajda Türk siyasi tarihinin önemli isimlerinden Necmettin Erbakan ve Adnan Menderes için rahmet dilerken, iktidar partisi olan Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) için de “iyi işler yaptığı müddetçe”, muvaffakiyet temennilerinde bulundu.

El Kahtani tarafından ilk paylaşılan Ayasofya mesajı:

El Kahtani Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılmasının ardından paylaştığı mesajında şu ifadeleri kullandı:

Müzeden camiye döndürülme kararının ardından Ayasofya Camii’den yükselen ezan sesi bizi – tüm İslam alemini ve Müslümanları, – mutlu etti. Allah’a hamd ve şükürler olsun.

Muhtemelen bu sözler aşırıları ve laikleri öfkelendirecek. Bugün gerçekleşenleri eskileri ile birlikte şuan görevde olan Türklerin davet çalışmalarının bir semeresi olarak görüyoruz.

Allah’ım kulun Necmettin Erbakan’a, Adnan Menderes’e ve mescidlerle Müslümanların örtülerine savaş açmış laiklere karşı duran herkese rahmet et. Allah’ım onlardan razı ve hoşnut olduğun zaman Müslüman Türk halkını muvaffak kıl, yurtlar (beldeler) ve kullar (halkı) için hayrı barındırdığı sürece Adalet ve Kalkınma Partisini muvaffak kıl. “

El Kahtani

Irak’ta uzun yıllar ABD işgaline karşı savaşan, kendisi de bir Iraklı olan, bazı bilgilere göre bir yaralanma sonrası 2010 yılında tedavi için Suriye’ye geçen ve burada Nusret Cephesi’nin de kurulduğu süreçte yer aldığı ifade edilen El Kahtani’nin bu mesajı kendi kitlesince de tepkilere neden oldu.

HTŞ’yi İdlib’de Türkiye’nin güdümüne girmekle suçlayan bir kesim bu iddiasını daha da gündeme getirerek, özellikle AK Parti’ye dönük ifadesi yüzünden El Kahtani’yi eleştirirken, kendisine yakın çevrede bulunan bazı isimler de bu mesajın El Kahtani’nin sadece kendi şahsında bağlayıcılığı olduğunu savundular.

El Kahtani kısa bir süre sonra Telegram kanalında paylaştığı mesajda bir düzeltmeye giderek, içerikteki “Menderes” kısmını sildi.

Düzeltme sonrası mesaj:

El Kahtani’nin HTŞ içerisinde yetkili bir isim olduğu bilindiğinden paylaşılan mesaj doğrudan muhalif grupla ilişkilendirildi. HTŞ merkezi tarafından El Kahtani’nin mesajına benzer herhangi bir paylaşımda bulunulmadı.

Muhalif gruba yakın, ancak daha çok sivil yönetim tarafında duran ‘Şura Meclisi’ konuya dair bir açıklama yaparak, ‘Türk halkına tebriklerini’ ilettiler.

‘Şura Meclisi’ tarafından yayınlanan açıklama:

HTŞ’nin önde gelen isimlerinden biri olan Dr. Mazhar el Veys tarafından sosyal medya hesabından paylaşılan mesajda ise daha değişik bir dil kullanıldığı dikkat çekiyor.

El Veys’in sosyal medya hesabı üzerinden paylaştığı mesajı:

El Veys’in paylaştığı mesajında geçen ifadeler şu şekilde:

Konstantiniye’yi fetheden ve asırlarca hilafet sancağını yücelten ecdadın fedakarlıklarına layık olduğu ve gerektiği üzere, Ayasofya’da yeniden ezan sesinin yükselmesi ve camiye döndürülmesi vesilesiyle Türkiye’deki Müslüman halkı tebrik ediyoruz. Laiklere ve efendilerine ve yine aşırılara ve teorisyenlerine teselli yok. Bunlar, aralarındaki farka rağmen bu gelişmeden hoşnut olmayanlardır.

El Veys

El Kahtani ile El Veys’in açıklamalarındaki fark bariz bir şekilde göze çarparken, Suriye sahasındaki bazı isimler de Ayasofya’nın ibadete açılmasıyla ilgili olarak paylaşımlarda bulundu. Ancak bunlar arasında daha önce de ifade edildiği gibi en fazla tepkiyi özellikle Türkiye’deki mevcut iktidara yönelik ifadeleri yüzünden Ebu Maria el Kahtani’nin mesajı çekti.

Suriye’de özellikle cihat yanlısı oluşumlar ve kendisini HTŞ’ye yakın hisseden gruplarla Türkiye Cumhuriyeti arasında ciddi bir kırmızı çizgi olduğu görülüyor. Bunun temel nedeninin ideolojik sebeplere dayanmakla birlikte, Türkiye’nin yönetim sistemindeki laiklik kavramı olduğu söylenebilir.

Özellikle de Türkiye’de HTŞ ile iltisaklı oldukları öne sürülen kişilerin “terör operasyonlarıyla” gözaltına alınıp haklarında cezai işlem uygulandığı bir dönemde El Kahtani’nin bu açıklamasının kendi cenahlarında tepki çekmesi oldukça normal. Bilindiği gibi Türkiye, HTŞ yapılanmasını bir “Terör örgütü” olarak görüyor.

Sonuç olarak, Suriye sahasındaki gelişmeleri yakından takip ederken, tarafların Türkiye özelindeki bu gelişme karşısında gösterdiği refleksler oldukça ehemmiyet taşıyor. Her ne kadar El Kahtani’nin açıklaması “münferit” bir açıklama olarak kayıtlara geçmiş olsa da, kendisinin HTŞ içerisinde üst düzey bir konumda, alınan kararlara etki edebilecek potansiyele sahip biri olduğu biliniyor. Ancak burada ikinci açıklamanın sahibi olan Dr. Mazhar el Veys’in de HTŞ içerisinde önde gelen yetkili bir merci olduğunu eklemek gerekli.

El Kahtani’nin paylaştığı mesaj, özellikle son dönemde İdlib’de bazı muhalif gruplarla HTŞ arasında yaşanan gerilimli bir sürece denk gelmesi nedeniyle daha fazla gündem oldu ve ideolojik bir zemin üzerinde oldukça fazla tartışıldı. El Kahtani’nin bu tartışmalar sonrası mesajda düzeltmeye gitmesinin kendisine yönelik tepkileri dindirdiği söylenemez.

Diğer yandan bu mesaj, HTŞ’nin İdlib özelinde “Türkiye yakınlaşması” iddialarını destekleyici bir nitelik taşıdığından, HTŞ muhalifi taraflarca da önümüzdeki süreçte özellikle ideolojik düzlemde bir argüman olarak etkin bir şekilde kullanılacaktır.

Ayrıca ifade edilmesi gereken bir diğer konu da, HTŞ her ne kadar İdlib sahasında kendi kontrolü dışındaki askeri oluşumlara izin vermeyip, merkezi bir askeri otorite ile İdlib sahasını kontrol etmeyi amaçlıyor olsa da, muhalif oluşumun içerisindeki üst düzey isimlerin bugün Ayasofya konusunda olduğu gibi farklı nitelik ve düzlemde yaptıkları açıklamalar, grup içerisinde bir otorite boşluğu olduğuna da işaret ediyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir