Dün Irak’ın başkenti Bağdat’ta meydana gelen bombalı saldırı sonrasında IŞİD tarafından yapılan açıklamalar, örgütün yeniden Bağdat’ı hedef tahtasına mı koyduğu sorusunu akıllara getirdi.
Başkent Bağdat’ın Tayaran bölgesinde bir pazar yerinde kalabalığın içinde gerçekleşen çifte canlı bomba saldırısında, resmi sayılan rakamlara göre en az 32 kişinin öldüğü, 110 kişinin de yaralandığı ifade edildi. Ancak bağımsız kaynaklar ölü sayısının 40’tan fazla olduğunu ifade ediyor.
Saldırıdan bir süre sonra IŞİD’e bağlı sosyal medya kaynakları, saldırının sorumluluğunu üstlendikleri bir açıklamayı dolaşıma soktu.
Örgüt tarafından dolaşıma sokulan açıklamada, Bağdat’ta düzenlenen çifte canlı bomba saldırısında 30’dan fazla kişinin öldüğü, 100’den fazla kişinin de yaralandığı ifade edildi. Açıklamada ölen ve yaralanan sivillerden “Müşrik Rafıziler” olarak bahsediliyor.
Açıklamada, Tayaran bölgesindeki ilk canlı bomba saldırısının “Ebu Yusuf el Ensarı” künyeli bir örgüt mensubu tarafından, kısa bir süre sonra aynı bölgede toplananların hedef alındığı ikinci canlı bomba saldırısının ise “Muhammed Arif el Muhacir” künyeli örgüt mensubu tarafından düzenlendiği belirtiliyor.
IŞİD’in açıklamasında, örgüt mensuplarının saldırıları “patlayıcı kemer” düzeneği ile gerçekleştirdiği ifade edildi.
Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi, saldırıdan sonra askeri ve siyasi kanattan birkaç kişiyi görevden alarak, saldırının bir “güvenlik zafiyeti” olduğunu söylemekle yetindi. Ancak şüphesiz bundan daha fazlası da var.
Çünkü IŞİD, 2017 yılında İran’ın desteklediği Şii örgütler, Bağdat hükümeti güçleri ve ABD’nin yoğun hava desteğiyle aldığı askeri yenilgiden sonra ilk kez başkent Bağdat’ta bu tip saldırılar gerçekleştirmeye başladı. Bu da örgütün yeniden Bağdat’a mı döneceği, bu bölgede yeni saldırılara mı başlayacağı sorusunu akıllara getirdi.
2014 öncesinde örgütün, El Kaide’ye bağlı olduğu dönemlerde başkent Bağdat’ta oldukça etkili saldırılar gerçekleştirdiği biliniyor. Özellikle hükümet binalarının, güvenlik güçlerinin ve önde gelen kanaat önderlerinin hedef alındığı bu saldırılar, 2014 sonrasında örgütün “Hilafet” iddiasıyla birlikte giderek azaldı. Musul Savaşı sonrasında ise Bağdat’ta neredeyse “kayda değer” bir saldırı yaşanmadı.
El Kaide’ye bağlı olduğu dönemde örgütün bir günde eş zamanlı olarak başkent Bağdat’ta 5 bombalı araç saldırısı gerçekleştirdiği biliniyor. Ancak bugün kendi hilafetini ilan eden IŞİD’in o eski saldırılarından iz kalmamış durumda.
Ancak, dünkü son saldırıyla birlikte IŞİD’in Bağdat için yeniden harekete geçebileceği düşünülüyor. Saldırının zamanlamasının da oldukça manidar olduğunu belirtmek gerekli. Çünkü Bağdat yönetimi, kısa bir süre önce örgütün Irak’taki merkez üssü olarak bilinen Anbar ili ve diğer farklı bölgelerdeki kırsal yapılanmasına yönelik ABD hava desteğiyle operasyonlar gerçekleştirmişti. Bu operasyonlarda çok sayıda IŞİD’linin öldürüldüğü, çöldeki hareket alanının kısıtlandığı biliniyor.
Bağdat’ta düzenlenen son saldırı IŞİD’in dikkat dağıtma, güvenlik güçlerinin kırsaldan kente yoğunlaşmasını sağlama amacı taşımakla birlikte, Bağdat için yeni saldırı dalgasının başlangıcını oluşturuyor da olabilir. Ancak IŞİD’in Bağdat gibi kentlerde bu tip saldırıları, tıpkı geçmiş dönemdeki gibi süreklilik sağlayacak şekilde gerçekleştirebilecek potansiyele henüz sahip olmadığını eklemek gerekli.