Taliban, Afganistan’da yönetimi devralmadan önce çatışmaların devam ettiği dönemde yaptığım değerlendirmelerde, hareketin ülkede yönetimi ele alması durumunda IŞİD (DAEŞ) hücreleriyle mücadeleye girişeceğinden, IŞİD’in Taliban için bir sorun olmaya devam edeceğinden bahsetmiştim.
Nitekim Taliban’ın başkent Kabil’e girip yönetimi devraldığı günden bu yana IŞİD bağlantılı hücrelerin Afganistan’da birçok saldırının sorumluluğunu üstlendiğini takip ediyoruz. Taliban’ın yönetimi ele aldığı ilk günlerde sessizliğini koruyan IŞİD hücrelerinin bir tarassut döneminde olduğundan da bahsetmiştim. Bu tarassut döneminin ardından örgüt ilk olarak Kabil Havaalanı saldırısını düzenledi. Saldırıda ABD askerleriyle birlikte 100’e yakın sivil de hayatını kaybetti.
Sonraki günlerdeyse Afganistan’daki IŞİD hücreleri başta ülkenin doğusunda, Pakistan sınırındaki Nangarhar vilayeti başta olmak üzere birçok noktada Taliban güçlerini ve doğrudan sivilleri hedef alan saldırılar gerçekleştirdi.
IŞİD’ın saldırılardaki amacı ne?
Geçmiş dönemde Nangarhar vilayetinde belli bölgeleri kontrol altında tutan IŞİD yapılanması, Taliban güçlerinin operasyonları sonrasında bu bölgelerden çıkartılmış, bir kısmı Taliban’a teslim olmuş bir kısmı ise Pakistan’a kaçmıştı. Bugünlerde Afganistan’da toprak hakimiyeti kuramayan örgütün bu bağlamdaki amacı da değişmiş durumda. Geçmiş dönemde eski Kabil yönetimi ve Taliban’a karşı saldırılar gerçekleştiren örgüt bugün sadece Afganistan’daki yönetimi ele alan Taliban’a karşı saldırılar gerçekleştiriyor.
Hedef potansiyeli oldukça gelişleyen IŞİD yapılanması genellikle el yapımı patlayıcılar, ateşli silah suikastları ve farklı biçimdeki canlı bomba saldırılarıyla Afganistan’da Taliban’ın inşa etmeye çalıştığı yeni düzeni hedef almaya devam ediyor.
Örgüt mevcut durumda Afganistan’daki Taliban yönetimini devirebilecek bir askeri güce sahip değil. Mevcut hücre yapıları da büyük oranda sempatizan olarak nitelendirebileceğimiz gençlerden ve sınırlı sayıda yabancı savaşçılardan oluşuyor. Afganistan’daki yönetimi ele geçirecek kapasitede olmayan IŞİD’in bugünkü en büyük amacı, Taliban’ın kurduğu yeni yönetimin ülkede güven tesis edemediği algısını oluşturmak ve bunu algıyı kurabilmek için gerçekleştirdiği saldırılarla sempatizan ve savaşçı kitlesini daha da genişletmek.
Afganistan’daki mevcut Taliban yönetimi henüz uluslararası tanınırlık elde edemediği için ekonomik anlamda ciddi bir sıkıntı içerisinde. Taliban’ın 20 yıllık savaşın ardından kendi halkına sunabileceği en büyük şey, ülkedeki savaş ve çatışma ortamını sonlandırmak. Ancak bu şekilde ülkede meşru bir güç olduğunu halka ispatlayabilir. IŞİD ise Taliban’ı tam da bu noktadan hedef almanın peşinde. Spesifik hedef odaklı saldırılar düzenlemek yerine gelişigüzel saldırılar gerçekleştiren örgüt, düzenlediği saldırıların sayısı üzerinden Taliban yönetiminin ülkede güvenliği tesis etmede başarılı olamayacağı algısını yaymak istiyor.
Her ülkede olduğu gibi Afganistan’da da meşru bir güç olabilmek için halkınıza iki şeyi verebilmeniz gerekli. Bunlardan ilki düzgün bir ekonomi diğeri ise güvenlik. Ekonomisi zaten uzun yıllardır kötü durumda olan Afgan halkı, çatışma ve patlamaların devam ettiği bir ülkenin geçmiş dönemde pek de farklı olmadığı algısına kapılabilir. Ancak şunu belirtmek gerekir ki, Taliban güçleriyle IŞİD hücreleri arasındaki çatışmalar, ABD ile Taliban çatışmaları dönemindeki gibi sert geçmiyor. Yani bu çatışma ortamını kıyas ederken bahsettiğim detayı da hesaba katmak gerekli.
IŞİD hücreleri sadece birkaç vilayette varlık gösteriyor ve sınırlı sayıda saldırı gerçekleştirebiliyorlar. Ayrıca saldırıları gerçekleştirdikleri birkaç vilayete de Pakistan üzerinden geçiş yapmış oldukları ihtimali üzerinde duruluyor. Özellikle Nangarhar vilayeti merkezi Celalabad ile Kandahar vilayeti merkezinde gerçekleştirdikleri saldırıları, Pakistan üzerinden bu ülkeye geçerek eyleme dönüştürdükleri düşünülüyor. Nitekim geçmiş dönemde Pakistan’ın Belucistan eyaletinde saldırılar düzenleyen IŞİD hücreleri, Taliban’ın Afganistan’da yönetimi ele aldığı dönemden bu yana Belucistan’daki saldırılarını kesmişe benziyor. Bunun nedeni ise Pakistan’daki birçok IŞİD hücresinin Afganistan’da saldırı düzenlenmeye odaklandığı şeklinde okunabilir.
Peki Taliban bu saldırılara karşı ne yapıyor?
Taliban, Afganistan’da yönetimi ele aldıktan kısa bir süre sonra IŞİD ile mücadele için özel bir birim kurdu. Bu birim askeri ve istihbari olmak üzere iki kanattan oluşuyor. IŞİD hücrelerinin Afganistan’a Pakistan üzerinden lojistik bir köprü kurdukları ve temin ettikleri silah ve mühimmatları bu yollar üzerinden Afganistan’a soktukları değerlendirildiğinden, bu ülke sınırındaki Nangarhar vilayeti IŞİD hücrelerine yönelik operasyonun merkezi haline dönüşmüş durumda.
Taliban bu vilayette IŞİD ile bağlantısı olduğunu itiraf ettiğini açıkladığı birden fazla kişiyi yargılamaların ardından infaz etti. Bu kişilerin arasında Nangarhar ve farklı vilayetlerde saldırı planladığı ve gerçekleştirdiğini itiraf eden IŞİD mensuplarının da olduğu ifade ediliyor. Bir bakıma IŞİD hücreleri Taliban’ın geçmiş dönemde ABD destekli hükümet güçlerine yönelik saldırı şekilleriyle Taliban’ı hedef alıyorlar. Yani Taliban’a yönelik bir gerilla savaşı veriyorlar. Ancak askeri kapasite ve halk desteği konusunda oldukça zayıf durumdalar. Bu yüzden henüz Taliban’a karçı ciddi bir tehdit oluşturduklarından bahsetmek, Batı medyasının yaptığı gibi propaganda yapmaktan başka bir şey olmaz.
Ancak, ilerleyen dönemde daha gelişmiş ve spesifik saldırılar gerçekleştirmeleri durumunda, Taliban için ciddi bir tehdit oluşturabileceklerini eklemek gerekli. Zaten Taliban güçleri de bunu bildiğinden, saldırıların önünü alabilmek için ciddi çalışmalar yürütüyorlar. Gelişmiş ve spesifik saldırılar kısmını biraz açmamız gerekirse Afganistan’daki IŞİD hücreleri halen Taliban’a veya sivillere yönelik bomba yüklü araç saldırılarına başlamış değil. (Taliban bunu tahmin ettiğinden olsa gerek, ülkede ruhsatsız araçlara yönelik ciddi önlemler alınıyor. Ruhsatsız araçların trafiğe çıkamaması gibi tedbirler gündemde) Bu saldırı şekli, hangi ülkede olduğu farketmeksizin, yönetimi ve güvenlik güçlerini oldukça yoran bir saldırı tipidir. Bu saldırılar daha planlanma aşamasında engellenemediği takdirde önüne geçmesi oldukça zordur.
Spesifik hedef odaklı saldırılara gelecek olursak, IŞİD’in Afganistan’daki yapılanmasını diğer bölgelerdeki yapılanmalardan farklı tutmak gerekli. Her ne kadar örgütün genel anlamda izlediği saldırı stratejisi “yakın düşman odaklı” olsa da, Afganistan’daki bazı stratejileri farklılık gösterebilir. Bunun nedeni bu ülkedeki yapılanmanın ideolojik düzlemde diğer bölgelerdekinden daha farklı olmasıdır. Özellikle Taliban’ın yönetimi ele aldığı günden bu yana Taliban’a muhalif olan kesimlerden bazılarının IŞİD hücreleriyle ortak hareket ettiği, eylemsel boyutta olmasa dahi yardım ve yataklık gibi desteği bu unsurlara sağladığı biliniyor. Özellikle son dönemde ortaya çıkan raporlarda ABD’nin eğittiği eski asker ve istihbarat elemanlarından IŞİD’e katılanların olduğunun ortaya çıkması bu bahsettiğim konuyu daha farklı bir noktaya çekiyor.
Sonuç olarak, Afganistan’daki IŞİD hücrelerinin Batı basını ve araştırma kuruluşlarının aktardığı şekilde Taliban için “çok büyük bir tehdit” olduğu ifadesi henüz geçerli değil. Taliban’ın bu noktada IŞİD saldırılarını tamamen kesebilmesi de kısa vadede pek mümkün görünmüyor. Ancak zamanla güvenlik birimlerinin çalışmalarının daha kapsamlı hale getirilmesi ve istihbari boyutta atılacak farklı adımlar, özellikle Pakistan ile sürdürülecek ilişkinin boyutu burada oldukça önem taşıyor.
Her ne kadar, “Afganistan’daki IŞİD yapılanmasının arkasında ABD var” söylemi komplo teorilerine kapı aralayan bir söylem olsa da geçmiş dönemden takip edildiği kadarıyla, bölge ülkelerinin kendi güvenliklerini sağlayabilmek ve komşu ülke üzerinde belirleyici politik adımlar atabilmek için IŞİD gibi örgütlerin önünü açabileceğini unutmamak gerekli.