Rusya’ya ait savaş uçaklarının geçtiğimiz gün İdlib’in kuzeybatı kırsalındaki Kefer Taharim bölgesine bağlı Duveyle köyünde gerçekleştirdiği saldırı, askeri boyutundan çok Türkiye’ye gönderilen bir mesaj olarak algılandı.
Türkiye’nin eğitip donattığı Feylak el Şam grubunun hedef alındığı saldırıda yerel kaynakların aktardığı bilgilere göre 80 kadar muhalif savaşçı öldü, 100’den fazlası da yaralandı.
Türkiye’nin Kuzey Afrika’dan Doğu Akdeniz’e oradan da Kafkaslar’a kadar uzanan son dönem askeri ve siyasi hamlelerinin etkilerini bu saldırıda görmek mümkün.
Rusya’nın gerçekleştirdiği saldırının her ne kadar muhalif güçleri hedef alması bakımından doğrudan olmasa da dolaylı olarak Ankara’ya iletilmek istenen bir mesaj olduğu açık.
Putin-Erdoğan görüşmesi
Diğer yandan dün Türkiye’nin talebiyle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında Dağlık Karabağ özelinde bir görüşme gerçekleştirildi. Moskova tarafından görüşmeye dair yapılan açıklamada, Dağlık Karabağ’da Azerbaycan tarafında savaştığı öne sürülen “yabancı savaşçıları” konusuna dikkat çekildi.
Görüşmede ayrıca Libya ve Suriye’deki gelişmeler de ele alındı. Ancak açıklamalardan anlaşılan, Moskova’nın Dağlık Karabağ’daki gelişmelerden rahatsızlık duyduğuydu.
Bu paralelde Rusya’nın İdlib’de Türkiye tarafından desteklenen muhalif unsurların eğitim kampını hedef alması, Dağlık Karabağ konusunda duyulan rahatsızlığın da dışa vurumudur.
Erdoğan ise bugün partisinin grup toplantısında yaptığı açıklamada, bu saldırıya değinerek, “Suriye’de barış istemeyen tarafların” saldırılara devam ettiğini ifade etti.
Erdoğan konuşmasında, Türkiye’nin gerekirse Suriye’de yeni bir operasyon yapabilecek kudret ve kapasitede olduğunu da belirtti.
Dağlık Karabağ konusu Rusya için özel bir öneme sahip. Çünkü Güney Kafkasya bölgesi Rusya’nın etkin olduğu, dengelere şekil verdiği bil bölge. Dolayısıyla Rusya’ya rağmen Türkiye’nin bu bölgede kendi çıkarları doğrultusunda Azerbaycan’ı destekleyecek şekilde hareket etmesinin Rusya’yı rahatsız etmesi oldukça anlaşılabilir.
Türkiye’nin takınacağı tavır önemli
Rusya’nın İdlib’de Türkiye’nin desteklediği muhalif grubun eğitim kampını hedef alması ve onlarca savaşçının ölümüne neden olması Türkiye tarafından henüz karşılık bulmuş değil. Bazı muhalif gruplar “intikam” için Rusya ve Esed rejiminin mevzilerine yönelik kıza menzilli füzelerle atışlar gerçekleştirmiş olsalar da burada asıl cevabın Türkiye tarafından verilmesi gerekiyor.
Türkiye inisiyatif alıp Rusya’nın gerçekleştirdiği bu saldırıya misliyle karşılık verememesi durumunda bölgede yeni tavizler vermeye de mecbur kalacaktır. Ancak saldırıya karşılık verilmesi ve dik bir duruş sergilenmesi durumunda İdlib’deki dengelerin farklı yönlere, Türkiye’nin milli çıkarlarını savunacak bir şekle evrilmesi muhtemel.
Ancak burada Türkiye’nin Rusya’nın saldırısına sahada misilleme yapmasının önünde bazı önemli engeller bulunuyor. Bunlardan ilki henüz tahliyesi gerçekleştirilmemiş, rejimin kontrolündeki bölgelerde kuşatma altındaki TSK gözlem noktaları, ikincisi ise İdlib’in içlerindeki çok sayıda TSK’ya ait askeri üsler.
Türkiye’nin Rusya’ya misilleme yapması bu üslerin Rusya tarafından rejim kılıfı altında doğrudan hedef alınması anlamına gelecektir. Ancak Türkiye bunu dikkat ve tedbire alarak dolaylı da olsa kendisine yönelik yapılan bu saldırıya bir şekilde karşılık vermeli.
Türkiye’nin Rusya’ya vereceği muhtemel karşılık sadece İdlib ile ilgili değil, askeri ve siyasi hamlelerini yoğunlaştırdığı, Kuzey Afrika’dan Kafkaslar’a uzanan coğrafyada bundan sonra takınacağı tutumla da doğrudan ilişkilidir.