Kategoriler
Asya

Taliban ile röportaj

Taliban’ın önde gelen isimlerinden olan ve halihazırda hareketin siyasi heyeti bünyesinde yer alan Hayrullah Hayrhva Al Jazeera İngilizce servisine bir röportaj verdi.

1967 doğumlu Hayrhva eski bir Guantanamo mahkumu. Taliban iktidarında Hükümet Sözcülüğü, İçişleri Bakanlığı, Kabil ile Herat Valiliği ve Mezar-ı Şerif Askeri Komutanlığı yapan Hayrhva, Hakkaniye Medresesi’nde eğitim aldı.

Taliban’ın kurucu isimlerinden biri olduğu ifade edilen Hayrhva, Sovyet-Afgan savaşında da aktif olarak rol almış bir isim.

Pakistan tarafından yakalanıp ABD’ye teslim edilmişti

2001 yılında başlayan ABD işgali sonrasında Pakistan tarafından yakalanıp ABD’ye teslim edildikten sonra 12 yıl Guantanamo’da kalan Hayrhva, 2014 yılında gerçekleştirilen esir takası sonucu serbest kaldı. Hayrhva 2018 yılında Taliban’ın siyasi heyetine dahil edildi.

Al Jazeera’den Osama bin Javaid’in sorularını yanıtlayan Hayrhva, Afganistan’da son döneme, barış sürecine ve ülkenin geleceğine dair önemli açıklamalarda bulundu.

Röportajdan satır başları:

– Hayrhva, Kabil hükümetinin ülkedeki savaşın uzamasının ana sebebi olduğunu öne sürdü. Hükümetin gerçek olmayan bilgileri servis ederek medyayı manipüle ettiği, bunun yanı sıra Taliban bölgesinde kontrol noktaları kurarak ilerlemeye çalıştığı, çatışmaların bu sebeple çıktığını ifade etti.

Hayrhva aynı zamanda Kabil hükümeti ile aralarında bir ateşkes de olmadığının, ateşkesin ABD ile imzalandığının altını çizdi.

Hayrhva, çatışmaların barış görüşmelerine mani olmayacağını dile getirerek, ABD ile şiddetli şekilde savaşmalarına rağmen barış süreci için masaya oturduklarını dile getirdi.

Hayrhva şu ifadeleri kullandı: “Devam eden bir savaş olduğu gerçeği, tarafların müzakere masasına oturamayacağı anlamına gelmez.”

“Kabil hükümeti barış istemiyor”

– Kabil hükümetinin barış görüşmeleri gerçekleştirilmesini istemediğini söyleyen Hayrhva, kendilerinin 5 bin Taliban mahkumu serbest bırakılınca görüşmelere hemen başlamaya hazır olduklarını belirtti. Hayrhva aynı zamanda esirlerin serbest kalmasını Kabil hükümetinden değil, ABD’den talep ettiklerini de vurguladı.

Hayrhva, siyasi görüşmelerden sonra ülkede kapsayıcı bir yönetim kurulmasından yana olduklarını dillendirdi.

– Hayrullah Hayrhva’ya sorulan sorular arasında, Taliban’ın ABD askerlerini öldürme karşılığında Rusya’dan para aldığı iddiaları da vardı. Hayrhva söz konusu iddiaların temelsiz olduğunu söylerken, bu türden iddiaları ortaya atan tarafın Kabil hükümetinin istihbarat birimi olduğunu belirtti.

Hayrhva Kabil hükümetinin tutuklulara işkence ederek bu yalan bilgileri itiraf ettirdiğini, bunları bir medya propagandası olarak kullandığını, Taliban’ın Rusya’dan para yahut herhangi bir askeri yardım almadığını belirtti.

“Afganistan’ın yüzde 70’i kontrolümüzde”

– Afganistan’da Taliban’ın kontrol oranının ne kadar olduğuna dair bir soruyu da yanıtlayan Hayrhva, ülkenin yaklaşık yüzde 70’inin kontrollerinde olduğunu söyledi. Taliban’ın bu bölgelerde mahkeme teşkilatının bulunduğunu ve güvenliği sağladığını, halkın da Kabil hükümeti mahkemelerini değil, Taliban mahkemelerini tercih ettiğini dile getirdi.

Kadın hakları

– Hayrhva, Afganistan’da barış sürecinde en çok merak edilen “kadın hakları ve eğitim” konusuna da temas etti. ABD işgalinden önce Afgan halkına daha iyi şartlar sağladıklarını söyleyen Hayrhva, kendisinin iki yıl Herat ili valiliği yaptığını, bu dönemde bölgeye gelen Japon bir Birleşmiş Milletler heyetinin, bölgedeki kız okullarını ve eğitim sistemini gözleriyle gördüğünü ifade etti. Hayrhva, kendilerinin kadın hakları konusunda garanti verdiğini şu sözlerle dile getirdi:

“Her şeye rağmen eğitim gelişiyor ve kadın haklarına hürmet ediliyordu, zira biz bu haklara bağlıydık. Afgan kadınların birçok yönden zulme uğradığının farkındayız. Fakat bugün her gün Afganistan’da kadınlara karşı işlenen suçlara bakın ve bunları Taliban dönemiyle kıyaslayın. Taliban döneminin tamamında, abartmıyorum, sadece bir veya iki olay haricinde, kadınlara yönelik taciz ve cinsel taciz olayları asla yaşanmadı.

Evet, bizler hürriyete inanıyoruz. Ancak bizlerin hürriyeti İslam ve şeriat çerçevesinde olmak durumunda. Hürriyeti ve hakları İslam çerçevesinde istiyoruz. Buradaki kadınları Avrupa’daki ve Amerika’daki gibi görmek akla uygun değil ve hayalin bile ötesinde. Zira Afgan kültür ve gelenekleri, Amerikan ve Batı kültüründen farklı.

Taliban döneminde kadınlar İçişleri Bakanlığı’nda, havaalanlarında ve diğer yerlerde çalışıyorlardı.”

El Kaide varlığı

– Hayrhva, ülkede El Kaide’nin varlık gösterdiği sorularını da yanıtladı. Anlaşma kapsamında El Kaide’nin ülkedeki varlığının akıbetinin hatırlatılması üzerine Hayrhva, anlaşmada Afgan topraklarının ABD ve müttefiklerine karşı kullanılmayacağını garanti ettiklerini, ileride Afganistan’a gelen yabancıların da bölgeyi bu amaçla kullanmasına izin vermeyeceklerini söyledi.

Hayrhva, El Kaide’den doğrudan bahsetmedi ve El Kaide ismini kullanmadı.

“Hükümet güçleri sivilleri öldürüp suçu Taliban’ın üzerine atıyor”

– Hayrhva, Kabil hükümetinin, ABD güçlerini ülkede daha uzun süre tutmak için hastanelere saldırdığını, din adamlarını ve insan hakları aktivistlerini öldürdüğünü, suçu da Taliban üzerine attığını belirtti.

Hayrhva bununla Kabil hükümetinin Afganistan’da hala tehlike olduğu imajı yaratmak istediğini, böylece yabancı güçleri Afganistan’da tutarak kendi ömrünü uzatmayı amaçladığını belirtti. Hayrhva buna rağmen Afgan halkının Taliban’ı tanıdığını, Müslüman olduklarını ve böyle yerlere saldırmayacaklarını bildiğini kaydetti.

– Taliban siyasi heyet üyesi Hayrhva röportajın sonunda, ülkenin geleceğine dair şu düşüncelerini aktardı:

“Afganistan için çalışacağız”

“Ülkemizin daha iyi olmasını istiyoruz. Ülkemizde yaklaşık 40 milyon insan yaşıyor ve biz ülkemizde yaşayan herkes için en iyi şey neyse onun gerçekleşmesini istiyoruz.

Hepimizin emniyete, ifade hürriyetine ve İslam dairesindeki tüm özgürlüklere ihtiyacımız var. Kendimizi, Afgan halkına barış ve refah getirmeye adamış durumdayız. Evet, şu an ülkedeki durum hiç daha önceden olduğu gibi değil. Fakat Kabil hükümeti istihbaratı, yabancı güçlerin çekilmesinden sonra Afganistan’da kendilerinin de duramayacağını biliyor. Bu yüzden herkesin kalplerine korku salıyorlar. Taliban yönetiminde kızların eğitim alamayacağına, ifade hürriyetinin ortadan kaybolacağına dair söylentiler yayıyorlar. Kabil hükümeti istihbaratı bu söylentileri ve korkuları radyo ve televizyon kanalları üzerinden yayıyor.

Ancak gerçek şu ki biz Afganistan’a barış, güvenlik, refah ve kalkınma getireceğiz. Bir Müslüman ülkemizin kalkınmasını istiyoruz. Farklı ülkelerde çok farklı tecrübelere şahit olduk, farklı yerlerden birçok diplomatla tanıştık. Afganistan’da tamamen barış, istikrar ve refah getireceğiz. Otoriteyi güç kullanarak ele geçirip insanların haklarını gasp edemeyiz. Onlara yardımcı olmak için çok çalışacağız. Halkımızın savaş içerisinde, son 40 yıldır karşılaştıkları sorunlarla yaşamasına izin vermeyeceğiz.”

Röportajın orjinali:

Bu içerik 12 Temmuz 2020’de Mepa News’te yayınlanmıştır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir