Türkiye ile Beşar Esed rejimi arasında devam eden normalleşme görüşmelerine İdlib merkezli Suriyeli muhaliflerin koyacağı tavır merakla bekleniyordu.
Ankara’da gerek cumhurbaşkanlığı gereksek bakanlar düzeyinde yapılan açıklamalar Türkiye’nin Esed rejimiyle normalleşmeyi belli şartlar dahilinde de olsa ne kadar istediğini ortaya koydu.
Hatta bu açıklamalardan birinde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “istikrar sağlanması durumunda” Türkiye’nin kontrolündeki toprakların Beşar Esed rejimine devredileceğini dahi açıkladı.
Süreç devam ederken Suriye’de İdlib merkezli en etkin muhalif oluşum olan Tahrir el Şam Heyeti (HTŞ) lideri Ebu Muhammed el Cevlani’nin konuyla ilgili “Uzlaşmayacağız” başlıklı dört dakikalık bir video mesajı servis edildi.
Ebu Muhammed el Cevlani, konuyla ilgili açıklamasında şu ifadeleri kullanıyor:
“Mübarek Suriye devrimi mücrim rejim ve müttefiklerine karşı devam eden mücadelesinde yeni bir meydan okuma ile karşılaşıyor.
Mücrim rejim ve müttefiki Rusya’nın Türkiye tarafı ile yürüttüğü görüşmeler, Suriye devriminin hedeflerini etkileyecek tehlikeli bir sapmadır.
Katil rejim hangi sebeple mükafatlandırılıyor ve kendisine böyle cömert davranılıyor? Binlerce özgür kadına tecavüz ettiği suçlarından dolayı mı ödüllendiriliyor? Yoksa binlerce masum çocuğu katlettiği için mi? Ya da ölüm varilleri attığı, milyonlarca evi sivillerin üzerine yıktığı için mi ödüllendiriliyor?
Yoksa kadim Halep ve güzide Humus şehirlerini ve diğer köy ve beldeleri harap ettiği için mi? Ya da zulüm ve vahşetle bir milyon insanı katlettiği için mi? Veya on iki milyon insanı dünyanın farklı yerlerine tehcir ettirdiği için mi? Çocukların ve kadınların katlinde kimyasal silahlar kullandığı için mi?
Ya da bölgede uyuşturucuyu yaydığı için mi? Yoksa ilim ve ilerlemenin, medeniyetin ve tüm beşeriyet için ışık kaynağı olan Suriye’yi enkazlarla dolu bir bataklığa çevirdiği için mi?
Tüm bunlardan sonra, kim bu katillerle aynı safta olmaya razı olur?
Ey insanlar! halk, bu mücrim rejim idaresinin gölgesi altında zillet ve utanç hayatı yaşamakla veya İslam ve devrim yönetiminden sonra izzet ve onurlu yaşamı arasında seçim yapmak durumunda kaldığında, seçimini yaptı. Dünyanın tüm milletleri bundan vazgeçirmeye çalışsa da -Allah’ın izniyle- vazgeçmeyecektir.
Ey insanlar! Suriyeli çocukların resimleri sizi rahatsız etmeye ve huzurunuzu kaçırmaya mı başladı? Dulların ve öksüzlerin iniltileri uykularınızı mı kaçırıyor? Yoksa insanlar katledilirken kabir sessizliğine kapanmayı mı istiyorsunuz?
Ey insanlar! Bizim savaşımız, insanların makam uğruna çekiştikleri siyasi bir savaş veya bir ev içerisindeki bir iç savaş değildir. Bilakis bu, hak-batıl savaşıdır. Gecesi, gündüz gibi açıktır; bunda ancak helak olanlar yanılırlar. Kim bunda bir duruş sergilerse, kurtulur; kim bunu terk ederse, kaybeder; kim de buna düşmanlık ederse, helak olur. Bunu iyi düşünün. “Zulmedenlere meyletmeyin, yoksa size ateş dokunur.”
Ey Suriye halkı ve ey onurlu devrim evlatları! Üzülmeyin, ümitsizliğe kapılmayın. Yakın ve uzak olanlar sizi yüzüstü bıraksalar da, devrimin evlatları, komutanları ve askerleri vardır. Bunlar, devrimi himaye etmek ve halkına hizmet için gecelerini gündüzlerine katmaktadırlar.
Hazırlığımızı yaptık. Kendimizi gelecek büyük günler için hazırladık. Bu, tarafımızdan her samimi ve gayretli kimselere yönelik çabalarını ortaya koyması, samimice çalışması, elini elimize koyması, bu meydan okumalara karşı koymak için yanımızda durması ve mücrim rejim devrilene kadar sözünde kalmaya bir çağrıdır.
Kendisinden başka ilah bulunmayan Allah’a yemin olsun ki, Allah’ın izni ile yükümüzü Dımaşk’ın kalbine indirene, bu mücrim rejimi devirene, Şam’ı yeniden kurana ve bununla tüm dünyaya karşı iftihar edene kadar dinlenmeyecek ve dinlendirmeyeceğiz, bıkmayacak ve usanmayacağız.
Ve sen ey mücrim rejim! Olanlara sevinme. Geçenler, kalanlardan çok daha fazladır. Saatin yaklaştı ve gelecek olan çok daha şiddetli ve acı olacaktır. Bir süre sonra bunun haberini öğreneceksiniz.”