Türkiye ile Beşar Esed rejimi arasındaki görüşmeler dün ilk kez istihbari düzeyden siyasi boyuta doğru evrildi.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Hakan Fidan dün Rusya’nın başkenti Moskova’ya bir ziyaret gerçekleştirdi.
Türk heyetinin Moskova’da Beşar Esed rejimi Savunma Bakanı Ali Mahmud Abbas, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Esed rejimi İstihbarat Başkanı ile görüşmeler gerçekleştirdiği açıklandı.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Moskova’daki üçlü zirve sonrası yaptığı ilk açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Bizim toplantıda dile getirdiğimiz en önemli hususlardan biri terörle mücadele oldu. Başta Suriye ve Irak olmak üzere tüm komşularımızın toprak bütünlüğüne, egemenlik haklarına saygılı olduğumuzu, tek amacımızın terörle mücadele olduğunu, başka bir amacımızın bulunmadığını vurguladık. Suriye için de tehdit oluşturan PKK/YPG, DEAŞ gibi terör örgütü üyelerini etkisiz hale getirmeyi amaçladığımızı ifade ettik. Ülkemizin, milletimizin ve hudutlarımızın güvenliğini sağlamak için gayret gösterdiğimizi söyledik.
Ayrıca yapacağımız bu çalışmalar çerçevesinde Suriye’den Türkiye’ye daha fazla göçün olmaması için gayret gösterdiğimizi dile getirdik. Suriye sorununun BMGK 2254 sayılı kararı çerçevesinde tüm unsurları kapsayıcı ve bütüncül şekilde çözülmesi gerektiğini vurguladık. Bu manada önümüzdeki günlerde gerçekleştirilecek çalışmaların bölgede ve Suriye’de barışa ve istikrara giden yolda ciddi katkılar sağlanabileceğini değerlendiriyoruz.
Üçlü toplantıların devam etmesi konusunda mutabakata vardıklarını açıklayan Bakan Akar, “Temennimiz bir an önce bölgeye barışın, huzurun, istikrarın gelmesi. Bunun için bugüne kadar yaptığımız gibi bundan sonra da bize düşen görevleri yapmaya devam edecek, gerekli katkıları sağlayacağız.”
Beşar Esed rejimi ne istiyor?
Türkiye’nin Beşar Esed rejimiyle uzun süredir normalleşme arayışları içerisinde olduğu biliniyor. Arka planda istihbari boyutta devam eden görüşmelerin bir şekilde siyasi düzleme çekilmeye çalışılması beraberinde bazı farklı kararların da verilmesine neden olabilir.
Bu bağlamda Esed rejiminin Türkiye’den geçmiş dönemdeki taleplerini hatırlamakta fayda var.
Esed rejimi birçok kez Türkiye ile normalleşme konusunda yaptığı açıklamalarda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye topraklarından tamamen çekilmesi ve Ankara’nın Suriyeli muhaliflere verdiği desteği sonlandırması gerektiğini şart koşmuştu.
Ancak Ankara şu ana kadar Suriye’den asker çekmedi ve muhaliflere olan desteğini de sonlandırmadı.
Suriyeli muhalifler normalleşmeye nasıl bakıyor?
Türkiye, “Suriye Milli Ordusu” (SMO) olarak isimlendirilen ve Suriye’nin kuzeyindeki Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı bölgelerinde konuşlu muhalifler ile İdlib merkezli Tahrir el Şam Heyeti’nin (HTŞ) arasını ayırıyor.
SMO ile görünürde daha yakın bir ilişki modeli benimseyen Türkiye HTŞ ile bu konuda daha mesafeli görünmeye çalışıyor.
Bu bakımdan Suriye’deki muhalif oluşumların Türkiye-Esed rejimi normalleşmesine nasıl baktığını HTŞ ile SMO olarak iki kısımda incelemek gerekli.
SMO, Suriye’de Türkiye’nin emrinden çıkmayan en sadık müttefik konumunda dolayısıyla Esed rejimi ile normalleşme konusunda farklı düşünenler olsa da genel boyutuyla belli bir noktaya kadar Türkiye’nin sözünden çıkmamaları mümkün.
Tahrir el Şam Heyeti (HTŞ)
Ancak HTŞ için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Suriye’deki en büyük ve en nizami rejim karşıtı muhalif oluşum olan HTŞ, bünyesinde birçok farklı askeri grubu barındırıyor. Yine İdlib merkezli Kurtuluş Hükümeti ve bölgede verilen birçok hizmet temelinde HTŞ’nin olduğu bir yapının ürünü olarak görülüyor.
İdlib’deki mevcut hükümet ve bu hükümete bağlı yapılar, Ankara’nın doğrudan desteklediği SMO kontrolündeki bölgedekilerle kıyas edilemeyecek kadar stabil ve daha sağlam motivasyonlar üzerine kurulu.
Dolayısıyla Türkiye’nin Esed rejimiyle normalleşme ve bir süre sonra Türk askerlerinin olası bir geri çekilmesinde dahi HTŞ’yi bu normalleşmeye yanaşmıyorken bulmamız mümkün. Birçok uzmanın tahminine göre HTŞ, Türkiye normalleşse dahi Esed rejimiyle sonuna kadar savaşmayı planlıyor.
Hatta Türkiye’nin Esed rejimiyle normalleşme sürecinden rahatsızlık duyan SMO bünyesindeki birçok yapının bu süreçte HTŞ’ye katılım sağlayabileceği dahi konuşuluyor.
Türkiye’nin Suriye politikası 12 yıllık süreçte görünürde birçok belirsizlikle doluydu. Ankara’nın Suriye konusunda yıllar içerisinde net bir tavır sergileyememiş olması bugün gelinen sonucu da pek şaşırtıcı kılmıyor. Söylenen onca söz ve vaatlere karşın bugün Esed rejimi ile normalleşme masasına oturuldu. Bu masaya oturmak tabi ki Türkiye için tavizleri de gerektirecektir. Bunların en başında ise Suriye’deki askerleri çekmek ve muhaliflere olan görünür desteği sonlandırmak geliyor. Nitekim Esed rejiminin şu an için neredeyse tek talebi bu konular.
Türkiye için Suriye konusunda en büyük çekince daha fazla sığınmacının ülkeye gelmesi. Tabi mevcut sığınmacıların Suriye’ye geri gönderilmesi konusu da Esed rejimiyle yapılan pazarlıkların başında geliyor.
Sonuç olarak, kendi halkından yüz binlerce kişiyi öldürmekten çekinmemiş ve halen daha öldürmeye devam eden bir diktatörle normalleşmenin Türkiye’ye nasıl bir katkı sağlayacağı konusu tartışmaya açık.
Türkiye’nin Suriye politikasına bu şekilde nokta koyma girişimleri bölgeyi yakından takip edenleri pek şaşırtacak bir gelişme değil. Aslına bakılırsa daha şaşırtıcı hamleler beklendiğini de eklemek gerekli.
Özellikle PKK’nın Suriye yapılanması olan YPG konusunda Esed rejiminin atacağı adımlar oldukça önemli. Türkiye’nin rejimle normalleşme görüşmelerinde YPG konusunu pazarlık masasına yatırmadığı düşünülemez. Bu konuda geçmişte de söylediğim gibi Esed rejimiyle Türkiye’nin YPG’ye karşı ortak askeri harekat gerçekleştirdiğini görmek dahi bu saatten sonra şaşırtıcı olmayacaktır.
Fazla değil kısa bir süre içerisinde Suriye konusunda farklı gelişmelere şahitlik edeceğiz. Türkiye’de seçimlerin yaklaşması ve olası Erdoğan-Esed görüşmesiyle ilişkilerde farklı bir boyuta geçilecektir.
Bu yazı 29 Aralık 2022 tarihinde Mepa News’te yayımlanmıştır.