IŞİD’in Suriye ve Irak’taki “Hilafet” iddiasının son bulması ve örgütün bu sahadaki geniş ölçekli toprak kayıpları sonrasında büyük bir “esir krizi” patlak verdi. Örgütün Irak’taki operasyonlar sonucu öldürülen binlerce savaşçısının aileleri Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ve Bağdat hükümeti güçleri tarafından hapsedildi.
Tamamına yakını kadın ve çocuklardan oluşan savaş esirlerinin büyük kısmı bir süre sonra Bağdat hükümeti güçlerinin kontrolündeki hapishanelerde toplandı. Aralarında Türk vatandaşlarının da bulunduğu bu esirlerin birçoğunun çocukları bir şekilde Türkiye’ye getirilirken, ebeveynlerinin büyük bir kısmının Bağdat yönetiminin elinde olduğu ve idam edilebilecekleri ihtimalleri dahi dillendirildi. Hatta geçtiğimiz yıllarda gündeme gelen bazı haberlerde, Irak’taki cezaevlerinde tutulan IŞİD şüphelisi kadınlardan -ölü sayısının daha fazla olduğu da iddia edilmişti- 4’ünün hayatını kaybettiği bilgisi kamuoyu ile paylaşılmış, ancak net ölüm nedenleri hakkında herhangi bir açıklama yapılmamıştı.
IŞİD’in neden olduğu esir krizinin en büyük çaplı ve trajik olanı ise Suriye’de yaşanıyor. Örgütün son olarak Irak sınırındaki Baguz bölgesinde yoğun ABD saldırıları sonucu askeri yenilgiye uğratılması, yüzlerce hatta binlerce kişinin daha YPG kontrolündeki toplama kamplarına nakledilmesine neden oldu.
ABD’nin Baguz’da her ne kadar IŞİD’e yönelik gerçekleştirdiğini iddia etmiş olsa da, savaş suçu dahi sayılabilecek hava bombardımanlarından canlı kurtulmayı başaran kadın ve çocuklar YPG’nin kontrolündeki El Hol kampına götürüldü. Bu kişiler arasında Türk vatandaşlarının da dahil olduğu çok sayıda yabancı ülke vatandaşı bulunuyor. Bu kişilerden “daha ılımlı” olanları ise El Roj kampında tutuluyor.
Suriye’de YPG’nin kontrolündeki bu toplama kamplarındaki Türk vatandaşları için çeşitli şekillerde “kurtarma kampanyaları” gerçekleştirildi. Bu kampanyalardan birisi ise “Bacın Esir Kampında” isimli Telegram kanalı üzerinden yürütüldüğü ifade ediliyor. Burada toplandığı belirtilen paralarla bir şekilde YPG’nin kontrolündeki kamplarda bulunan kadınların buralardan çıkarıldığı ve Türkiye’ye geçişlerinin sağlandığı belirtiliyor. Ayrıca toplanılan yardımlarla kampta tutulan kadın ve çocukların ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik kampanyalara ait olduğu ifade edilen görüntüler de bu Telegram kanalı üzerinden servis ediliyor.
Bugüne kadar Suriye’de çalışmalar gerçekleştirip YPG’nin kontrolündeki kamplarda bulunan kadınları, toplanan yardımlarla dışarı çıkardığı ve Türkiye’ye geçişini sağladığı ifade edilen “Yavuz Selim” isimli Türk vatandaşının sosyal medya ağlarında servis ettiği videoda ise farklı iddialar yer alıyor.
22 Ocak ve 15 Şubat tarihlerinde toplamda iki video yayınlayan “Yavuz Selim” Suriye’deki en etkin muhalif oluşum olan Tahrir el Şam Heyeti’ne (HTŞ) bağlı olduğunu belirttiği kişilerin kendisini gözaltına aldığını ve “YPG kontrolündeki kamplarda kadınları çıkardığı” gerekçesiyle uzun süre kötü muamele ve işkenceye maruz kaldığını iddia ediyor.
Suriye’de kalmanın kendisi için “tehlikeli hale geldiğini” ifade eden bu kişi, yaptığı işleri başka birisine devredip Türkiye’ye geçeceğini, burada da hakkındaki dava dosyası nedeniyle muhtemelen tutuklanacağını ifade ediyor.
“Yavuz Selim” ikinci yayınladığı videoda, ilk yayınladığı videodaki bazı ifadelerinin “tam olarak doğru olmadığını” ifade ediyor ve HTŞ mensubu oldukları belirtilen kişilerin kendine uyguladığını iddia ettiği işkence ve kötü muamele olaylarını daha açık bir şekilde anlatıyor.
“Bacın Esir Kampında” kampanyası şu an yürüten kişiyle yaptığım görüşmede, “Yavuz Selim”in ikinci videoyu da ilk video ile aynı zaman zarfı içinde Suriye’de kaydettiği, ancak “hayatından endişe duyması” nedeniyle bu videonun Türkiye’ye geçtikten sonra yayınlanmasını tembih ettiğini öğrendim. Ayrıca aynı kişi, “Yavuz Selim”in Türkiye’ye geçer geçmez yakalandığını ve hakkında devam eden “HTŞ mensubu olmak” suçlamasından dolayı tutuklandığını belirtirken, “tutuklanmasaydı dahi ikinci video yayınlanacaktı” ifadelerini ekledi.
Yaptığım görüşmede aynı kişiye “”Yavuz Selim”in IŞİD ile herhangi bir bağlantısı olmuş muydu?” sorusunu yönelttim ve “Bizim hiçbir örgüt ile alakamız yok” cevabını aldım.
“Yavuz Selim” isimli kişinin HTŞ ile ilgili ortaya attığı, kötü muamele ve işkence iddiaları oldukça ciddi. Konuyla ilgili olarak şu ana kadar, HTŞ adına açıklama yapma yetkisi bulunan hiçbir isme ulaşamadım. HTŞ de bu konuyla ilgili olarak şu ana kadar kamuoyunu bilgilendirici herhangi bir açıklama yapmış değil.
HTŞ’nin son olarak ortaya atılan bu iddialarla birlikte, gazeteci Bilal Abdulkerim başta olmak üzere gözaltına aldığı birçok isimle ilgili olarak açıklamada bulunması, bu kişilerin son durumlarıyla ilgili kamuoyunu bilgilendirmesi yönünde ciddi bir beklenti oluşmuş durumda. Ancak HTŞ bunun yerine operasyonlara devam edip, bu operasyonların süreçleriyle ilgili detaylı bilgi paylaşmamayı tercih ediyor.